23 Ekim 2009 Cuma

Kıyım

Kıyım kokusu var havada, geliyor.. kıyılıyoruz biz, dönem dönem parçalara ayrılıyoruz..
Öyle uzak noktalara savruluyor ki parçalarımız bir daha toparlayamıyoruz..

Kıyım kokusu bu... aydın kıyımı, kafası çalışan adam kıyımı.. Kötülük yönetiyor dünyayı, para.. İnsanlar yarattıkları bir olguya paraya tapıyorlar.. Güç=Para

Bütün çarklar bu denklem üzerine dönerken, biz insan olmaya çalışanlar, okuyanlar, daha çok görmeye, daha çok bilmeye, daha iyi anlamaya çalışanlar kıyılıyoruz.. Parçalara ayrılıp, uzak köşelere savruluyoruz..

HEp öyle olmadı mı zaten.. Anlaşılmaz bir güç bakıyor, toplum gereğinden fazla düşünmeye, sorgulamaya, insanlaşmaya başladığında, birden ortalığı karıştırıyor.. Olan kime oluyor..

Aptal Amerikan reklamları vardır ya hani izlerdik küçükken.. Ne salak reklam bu derdik, şimdi o reklamlara azımızın suyu akar oldu..

Kıyım oldu çünkü, insan kıyımı.. Kıyım sadece kanla yapılmıyor..

Beynimize zorla sokulan değerler;
  Sevmekten korkuyoruz, değer vermekten.. birlikte olmaktan ve bağlanmaktan.. kolay ilişkiler tercihimiz, aileye inancımız kalmadı.. neden acaba.. bu kültür bize nerden geldi yada kimler kazıdı beynimize yalnızlığın o hüzünlü çekiciliğini.. Marlboro reklamındaki kovboy gibi belki, seksi, güçlü bi o kadar hüzünlü ve kesinlikle yalnız..

Düşünce suçları;
  Ergenekon davası.. bununla ilgili fazla yorum yapamayacağım çünkü hala ne olduğunu anlayamadım..

Din dayatması;
  İnançlar insanları yönetir ama hiçbir inanç parayı, kendini besleyen değerlerin üzerinde tutamaz!! Eşitliğe inanmayan, kendini üstün gören hiçbir insan inançlı olamaz!! Hiçbir inanç parayla satın alınamaz ve hiç bir inancın savunucusu başkalarının acizliklerinden çıkar elde etmeye çalışamaz!!
Nasıl bir dünyada yaşıyoruz.. İyilik ideal gaz gibi oldu, var olduğu kabul ediliyor ama ona ulaşılamıyor.

İşkence,
  Hakkını savunmaya çalışan insanlar göz altına alınıyor, hapise atılıyor yada mitinglerde gaz bombasına maruz kalıyor!

Açlık;
  Hergün birçok üniversite öğrencisi açlıktan bayıldıkları için hastaneye kaldırılıyor.

Irkçılık ve bölücülük;
  Kimsenin daha fazla kan görmeye tahammülü yok!! Yönetimlerin körlüğü nedeniyle patlama noktasına gelmiş sorunlar..Çözüm aramak yerine, rant elde etmek için nabza göre şerbet vermek isteyen bir yönetim..
Asker kelimesini düşman, terörist kelimesini dost bilmiş eli silahlı masum çocuklar.. Her ne olursa olsun katillerin alkışlanmasını kaldıramayan insanlar..

Kıyım yaşanıyor, küreselleşme, demokratikleşme, iyileşme, açılma, imf gibi kavramların adı altında insan kıyımı yaşanıyor.. Her geçen gün omuzlarımıza daha büyük bir yük, gözlerimize görmek istemediğimiz bir görüntü ve kalplerimize sıkıntı veren bir açılım ekleniyor. Bütün gündemler birbirine karışıyor ve daha birini anlamaya çalışırken birbiri ardına darbeler geliyor..

Kıyım yaşanıyor, insan kıyımı.. Geriye kalacak canlılara yeni bir isim takmak lazım nitekim insan soyu hızla tükeniyor!!!

9 Ekim 2009 Cuma

perşembe

Bu güne kadar hep perşembe akşamları yazı yazdığımı farkettim. Bundan sonra elimden geldiğince bu geleneğimi bozmamaya çalışacağım.. Bu akşam oldukça hasta olmama rağmen kafamı toparlayıp birşeyler yazmam gerektiğini düşünüyorum, aksi takdirde gecelerdir rüyalarıma giren, günlerdir beynimi kurcalayan beni kendimle yüzleştiren, beni varoluşumla yüzleştiren sesleri bastırıp huzurlu bir uyku uyuyamayacağım. Yazılarımda daldan dala atlayabilirim.. belki saçmaladığımı düşünebilirsiniz ama ben yine de yazacağım..

Tanrı... Teknoloji hızla gelişiyor, neredeyse internet çağını bitirip robot çağına geçmek üzereyiz hatta belki geçtik bile diyebiliriz.. Teknolojinin gelişimini ilk bilgisayardan başlayıp anlatmaya niyetim yok sadece yarattığımız bu minik kutucuklar bize yepyeni bir dünya yarattı. Şimdi robotlar yapıyoruz, geliştiriyoruz, ilerde robot öğretmenler derslere girmeye başlayacak, robot köpekler çocuklarla oynayacak, robot erkekler yada kadınlarla sevişeceğiz belki onlar biz insanlar onlarla diğer insanlardan daha iyi anlaşacağız..Sonra bir gün onları yaşamaları için gereken şeylere bizsiz ulaşabilmeleri için programlayacağız, biz olmadan da üreyebilir hale gelecekler ve kendilerini tamir edebilir hale.. Peki biz insanlar ne olacağız, yarattığımız yeni ırkla paylaşabilecekmiyiz dünyayı yada çekip gidecek miyiz, kimbilir belki bizim yaratıcılarımızın gittiği gibi...

Oysa evren üzerinde var olan ufacık bir şeyi bile tanrıdan bağımsız tutmak ne kadar saçma.. Sanki o farklı bir boyutta yaşıyor da bizler bu dünyadaymışız gibi davranmakta.. İşte hepimiz tanrının birer parçası değil miyiz, bilinçli yada bilinçsiz yeni canlılar üretebiliyoruz.. Belki bundan yüzyıllar sonra robotlar çoğalmaya başlayınca dar geleceği gibi dünya, bizim tanrılarımıza da dar geldi ve çekip gittiler.. yada belki bizde robotlarımıza öyle gözler takacağız ki farklı şekilde görecekler dünyayı. Bizleri görerek değil, hissederek yaşayacaklar yanımızda.. Belki tanrılarımızda bizim yanımızda.. Dokunmamız, görmemiz.. onlar için yetersiz.. Belki de onlar da bizi tıpkı bizim robotları yaratma nedenimiz gibi işlerine yarayalım diye yarattılar ve kim bilir belki hala onların işlerine yarıyoruz, belki hala onlar tarafından kontrol ediliyoruz..

Aslında dünyayı düşünürsek herşey birbirini kendi çapında anlıyor ve anlayamıyor..

İnsan neden robotların tanrısı olmasın ve robotlarda kendi yarattıklarının..
Powered By Blogger
 
;